“Çoğu insan için acı çekmek yaşamın bir parçasıdır. Ancak bunun böyle olması gerekmez. Büyük acılar çekseniz ve acısız bir yaşam düşünemez halde olsanız bile, kendinizi acıdan nasıl uzaklaştıracağınızı veya kurtarabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Acı Tipleri
Yaşam boyunca sekiz tip acı vardır:
• Doğum
• Yaşlanma
• Hastalık
• Ölüm
• İstenen şeyleri elde edememe
• Sevilen kişinin veya şeyin terk etmesi veya ölmesi
• Birbiri içine geçmiş iğrenme, acımasızlık ve nefret duygusu
• Tüm şeylerin beş kategorisinin tek başına veya bir aradaki neden ve etkileri; yani maddi dünya, algılama ve fiziksel form veya imgelerden gelen düşünce, mantıklı düşünme
ve bilincin etkisi.
İlk dört acı çoğunlukla fizyolojik, son dördü ise psikolojik olarak ortaya çıkar. Farklı acıları bu kategorilere ayırabilsek de nadiren tek başlarına var olurlar ve genellikle farklı türler birbirinin içine geçerek etkileşime girer.
Yaşamda birçok dolambaçlı yoldan geçeriz. Bazıları bunun farkına bile varmazlar, varsalar da içinden nasıl çıkacaklarını bilmezler. Sonunda kendilerini umutsuz olarak görerek umursamaz davranırlar. Kısaca vazgeçerler.
Diğerleri ise kendi yapılarını bilirler ve benim deyimimle “aklın ışığında bir bakışları” vardır. Böylece bir zamanlar mutluluklarını engelleyen acının bazı nedenlerini ortadan kaldırabilirler.
“Aklın ışığında bakış” çok önemlidir. Dolambaçlı yolları düz yola, kişiyi aydınlanmış bir birey ya da yönlendirme ve düzeltme yapabilen bilge bir insana dönüştürebilir. Kişi kötü eylemleri bırakıp birden Buda’nın doğru kalbini veya içindeki Tanrı’yı bulabilir. Yaşamdaki acı o zaman gider.
Sekiz acı türü içinde, insanların memnun olma yetilerini en çok tehdit eden, hastalık yüzünden acı çekmektir. Hastalık beş nedenden ortaya çıkar. Şimdilik, sadece hastalık
nedeniyle ortaya çıkan acıdan bahsedeceğiz. Bu acı şöyle meydana gelir:
• Doğum öncesinde, doğum esnasında ve hemen sonrasında
• Büyüme esnasında
• Yaşlanma esnasında ve yaşlanma yüzünden
• Ölüm korkusu yüzünden
• Bilinç ve bilinçaltı katmanlardaki psikolojik ızdırap yüzünden
Hastalık tüm acı tiplerini içerir. Bir geliştirici olarak hâlâ birçok rahatsızlığınız varsa, başarılı bir gelişim gerçekleştirmeniz imkânsızdır. Sıradan bir insan olarak kişi hastalık yüzünden ortaya çıkan diğer acılar kadar, önce hastalık yüzünden oluşan acıyı
ortadan kaldırmalıdır.
Bu nedenle Emei Qigong’un geliştirme programındaki ilk görevler hastalıktan kurtulmak ve ardından herhangi bir nedenle oluşan psikolojik ve fizyolojik acıyı dindirmektir.
Acıdan Kurtulmak
Doğum evrenin insana verdiği en büyük lütuftur, iyilik ise evrenin gerçek doğasının ilk özelliğidir. İnsan bedeninin minyatür evren olduğunu ve esasının doğum ve iyilik olduğunu söylüyoruz. İster doğuda, ister batıda, ister güneyde, isterse kuzeyde yaşasın, ister beyaz ırktan, isterse Asyalı ya da Afrikalı olsun, herkesin gerçek doğası yükselen iyiliktir.
Asıl soru şudur: İnsanoğlundaki ve kendimizdeki iyiliksever kalbi nasıl yeniden keşfedeceğiz, nasıl gerçek kalbimizin farkına varacağız ve kalbimizin boş halini nasıl deneyimleyip doğrulayacağız?
Acı çekmenin temel çözümü, insanoğlunun bu ortak noktasını aramak ve bulmaktır. Ortak nokta sade kalp dediğimiz kalptir, yani aynı zamanda Dao (Tao) “Yol”dur.
Bu kalbi bulmanın önündeki engel açgözlülüktür. Bir insanın iyiliksever kalbi birçok açgözlü tutku tarafından kandırılır. Genellikle gerçek doğa dış görünüş tarafından örtülür, açgözlü kalp iyiliği kandırır ve açgözlü tutkular kötülük yapar.
Çözüm öncelikle açgözlülükten kurtulmaktır. Açgözlülükten ne kadar çok kurtulursanız, iyiliksever kalbi bulmak da o kadar kolaylaşır.
İnsanların iyiliksever kalpleri ölümsüzdür. En kötü insanın bile iyiliksever anları vardır. Budist düşüncesine göre, “Bıçağı bırakmak bir kasabı anında bir Buda’ya dönüştürür.” Göz alıcı iyilik halinin kısacık belirmesi herkeste olabilir demektir. Bu iyiliği bilmek ve büyütmek kişinin yaptığı tüm kötü şeyleri ortadan kaldırabilir.
Ancak ışığın bir kere parlaması yeterli değildir. Kişi negatif ve açgözlü olan parçayı bulup çıkarmak ve iyiliği canlandırmak için ruhunun daha derinlerine inmelidir. Bir insanın bazen iyi şeyler yapması zor değildir, asıl zor olan sürekli iyiliksever bir kalbe sahip olmak ve hem şimdiki hem de gelecekteki yaşantımızda iyi şeyler yapmaktır.
Her zaman iyiliksever olmak ve iyi şeyler yapmak nasıl mümkün olabilir? Geliştirme-uygulama-uyandırma veya uyandırma-geliştirme-uygulama açısından bakıldığında sadece iki yöntem vardır ve tüm zamanlarla tüm ülkelerde geçerlidir.
Yöntemlerden biri başkalarına yardımcı olmadan önce, kendini geliştirmek ve benliğini acılardan kurtarmaktır. Bu, uçakta oksijen maskesi kullanmak gibidir; diğerlerine yardım etmeden önce, kendi maskenizi takmalısınızdır. Bunun üzerine düşünürken şu soruyu sormanız yardımcı olabilir: “Siz derin acılar çekerken başkalarına nasıl yardımcı olabilirsiniz ki?” Çin Daoizminde bir söz vardır: “Önce yaşamı işle ve geliştir, sonra doğayı.” Hinayana Budizminde bu söz biraz farklıdır: “Önce bedeni geliştir, sonra kalbi.” Konfüçyüsçülükte ise söz şöyledir: “Aileyi bir arada tutmak, ulusu barış içinde yaşatır.” Bu sözlerin hepsi aynı yöntemi tanımlamaktadır.
Diğer yöntem ise Mahayana Budizminin yoludur. Bu yönteme göre, kişi gerçek mizacı ortaya çıkarmak ve aydınlanmaya erişmek istiyorsa önce kendi kalbini temizlemeli, ardından bedenini geliştirmelidir. Kalbi temizlenmeden önce kişi, diğerlerine yardım edeceğine yemin etmelidir. Bu onun sorumluluğudur. Kendi gerçek mizacını ortaya çıkarmayı hızlandırmak için kişi, ucunda kendi ölümlü bedenini kaybetmek de olsa, tüm canlı varlıkların acılarını ortadan kaldırmalıdır.
İlk yöntemin ani aydınlanma için aşamalı olarak geliştirme, ikincisinin ise önce ani aydınlanma, sonra aşamalı geliştirme anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
Hangisinin daha iyi bir yöntem olduğunu söyleyemeyiz, bu, kişiye göre değişir. Acıyı ortadan kaldırma yolculuğu ve amacı aynı olsa da geliştirme ve uygulama yöntemleri farklıdır. Hangisinin daha üstün, hangisinin daha ikincil olduğunu söylemek imkânsızdır. İkisinin de kendi güçlü noktaları vardır. Bazıları için bedenlerini içten gözlemek ve ardından aydınlanmaya ulaşmak için kalbin farkına varmak gereklidir. Diğerleri de işe kalbi temizleyerek başlamalıdır. İki yöntem de dolambaçlı yollar sunmaz. Hedefe giden düz yolları vardır.
Bu iki başlıca geliştirme yöntemini daha iyi açıklamak için başka bir benzetme de yapılabilir; iki yöntem de aynı yoldur, birisinde kişi önce yürür, sonra koşar, ötekinde kişi önce koşar, sonra yürür.
Kısacası aynı yol oldukları ve aynı yöne gittikleri için iki yöntem de mükemmeldir. Birini diğerine karşı beğenmek veya peşin hükümlü davranmak durumunda değiliz. Önce kendini, sonra diğerlerini özgürleştirmek veya önce diğerlerini özgürleştirirken aynı anda kendini özgürleştirmek kavramlarına dünyanın farklı enerji alanları açısından baktığımızda yanlış ya da doğru yol yoktur. Farklı enerji alanları nedeniyle farklı geliştirme yöntemleri bulunur. Sıralama farklı olsa da her iki yol da doğanın kanununa uyum sağlar. Tüm insanlar kendi acılarından kurtulabilirlerse, dünya büyük bir uyum içinde olur. Her bir
insan diğerleri için kendini feda etmeye karar verebilirse, ortaya çıkan dünya yine uyum içinde olacaktır.
Emei Qigong’un geliştirme yöntemi, kişinin kabiliyetli ya da sıradan olmasına bakmaksızın önce kendisinin iyiliksever kalbini keşfetmesi ve ardından büyük yolda ilerlemesi üzerine kuruludur.
Kendinizi acıdan kurtarmak, diğerlerine yardım etmektir ve diğerlerine acıdan kurtulmaları için yardım etmek kendinize yardım etmektir.
Acılarınızı azaltmak veya onlardan kurtulmak mutluluğu göstermenize izin verir. Diğerleri böylece sizin hakkınızda endişelenmeyi bırakır ve siz onlara yardım etmiş olursunuz. Bunun tersine, acıdan kurtulmaları için başkalarına yardım etmek onların daha mutlu olmalarına yardımcı olur ve artan pozitif enerji geri akışı size yardım eder. Bu nedenle her sınıf ve her inançtan insan için Emei Qigong’u geliştirmek ve uygulamak uygundur.”
Alıntı: Emei Geleneği 13. Soy Sahibi Büyük Usta Fu Wei Zhong, Şifa Sanatları
Leave A Comment