“Kurtulma, kendinizi esaretten kurtarmanız ve özgürlüğe kavuşmanız demektir.
Hangi esaretten kurtulacağınızı sorabilirsiniz: Kalbin esareti.
Sıradan insanlar genellikle şunu isterler: “Kalbimi açmama yardım et!”
Ben de sorarım: “Kalbini kim bağlıyor?”
Kalbinizi bağlayan siz, kendinizsinizdir. Sizden başka kimse kalbinizi bağlayamaz. Kalbin esareti acı demektir ve bunu siz yaratırsınız.
“Kalbimi kim açabilir?” diye merak edebilirsiniz.
Cevap yine, “Siz, kendiniz.” Sizden başka kimse kalbinizi açamaz.
Ancak sıradan insanlar çoğunlukla dış nedenler ve çözümler ararlar. Mesela insanlar acı çektiklerinde, bu acıya başka birinin veya bir dış nedenin sebep olduğunu düşünürler.
Aslında başka birindeki veya başka bir dış şeydeki değişim sizin sinirli ve endişeli olmanıza neden olmuş olabilir. Veya başka birinin sizinkinden farklı olan beklentisi acı çekmenize neden olabilir.
Ancak acı içinizden yükselir, nedeni başka biri veya bir olay değildir. Eski zihinsel ve duygusal alışkanlık tepkilerinizden vazgeçerseniz, acılar ortaya çıkmaz. Bunu yaparak gerçek kurtuluşa ulaşırsınız.
Kendinizi gerçekten acıdan kurtarmak istiyorsanız, öncelikle bunu yapmayı istemeniz gerekir. Ardından acı çekme nedenlerinizin farkına varmalı ve devamlı olarak geliştirme göstermelisiniz.
Bu yolla daha üst seviye bir farkındalığa erişebilirsiniz. Daha yüksek farkındalık gelince, daha üst bir seviyede geliştirme yapacaksınız ve bu döngü bu şekilde devam edecektir.
Önce geliştirme de yapabilirsiniz. Uzun süreli bir geliştirme döneminden sonra farkındalık artar. Geliştirmeye devam ettikçe, daha yüksek seviye geliştirmeye ulaşırsınız. Bu seviye arttıkça, farkındalık seviyeniz de artar ve bu şekilde devam eder.
Önce geliştirme sonra aydınlanma ve önce aydınlanma sonra geliştirme kalptedir ve acıdan kurtulmanın temel yollarıdır. Yaradan kalbinizdedir. Kalbinizdeki Yaradan’ı kendinizi değiştirmek için kullanabilirsiniz. Asla başkalarını veya dış şeyleri veya olayları değiştirmeye çalışmayın. Eğer bunu yaparsanız, kendinizi acıdan kurtulma konusunda engeller ve kalbinizi daha da fazla bağlarsınız.
Aydınlanmaya ve oradan da bilgeliğe ulaşmada üç yaklaşım bulunur ve sadece bu üç yaklaşım önce farkındalığa, sonra bilgeliğe ulaşmanıza yardımcı olur. Bunlar;
• Dinleme,
• Okuma ve izleme,
• Ve geliştirmedir.
Sıradan insanlar için kurtuluşa giden tek yol budur. Dinleme, okuma ve izleme ve geliştirme kaynakları farklıdır, aydınlanma ve kurtuluşun derinliği ve kapsamı da farklı olur.
Kurtuluşun seviyesi, dinledikten sonra sorgulama ve kafa yorma, okuma ve izleme ve geliştirmeyle yakından ilgilidir. Aynı zamanda dikkatli ve gayretli geliştirmenin derecesine de bağlıdır.
Zen bize büyük şüphenin büyük aydınlanma ve küçük şüphenin küçük aydınlanma getireceğini ve şüphe duymamanın aydınlanma getirmeyeceğini söyler. Acı aydınlanmanın tohumudur ve geliştirme acıdan kurtuluşa giden kaçınılmaz yoldur.
Kurtulma pozitif bir gelişimdir, bir kaçış değildir. Sizi daha net, daha sorumlu ve daha sevgi dolu yapar. Duyarsızlık, kayıtsızlık, soğukluk veya aldırmazlık değildir.
Kısmen veya tamamen kurtuluşu başardığınızda, tabiatınız ılımlı ve yumuşak huylu olur. Duygusal bir rahatsızlık durumunda, onu kolayca yok edebilirsiniz. Kendinizi kilit altına almaz, aksine başkaların da yardım etmekten zevk duyarsınız.
Kurtuluşa eriştiğinizde bu kısmen de olsa sonuçları kontrol etmeye gerek duymazsınız. Çok çalıştığınız sürece, sonucun doğal olarak iyi olacağını bilirsiniz. Elinizden gelenin en iyisini yaparsanız -ama kendiniz için değil- sonuç doğal olarak iyi olacaktır.
Kısmen, küçük veya tamamlanmamış bir kurtuluşa ulaşırsanız, acıya tekrar tekrar geri dönersiniz. Kök sebep kalbinizi bağlamaya devam eder ve alışkanlık tepkisi yine çok güçlü olur. Bu nedenle kalp hâlâ devamlı olarak kurtulmaya ihtiyaç duyar ve alışkanlık tepkisinin hâlâ yok edilmesi gerekir.”

Alıntı: Emei Geleneği 13. Soy Sahibi Büyük Usta Fu Wei Zhong, Şifa Sanatları