“Çin takvimi zamanı ve getirdiği enerjiyi takip etmek için Gök ve Yer enerjilerininin anlamlarını kullanır. Zamanın içindeki her an, Gök ve Yer’in birleşiminin bir dışavurumudur. Eğer uyum varsa kolaylık sunar, eğer uyum yoksa zorluk getirir.
Mevsimlerin dönüşümü enerji dönüşümlerinin havadaki etkisini gösterir. Bahar ile uyanış ve yeniden doğuş, gelişim başlar. Yaz olgunlaşmayı getirir. Sonbahar kapanmayı ve içe çekilmeyi, dinlenme vaktinin geldiğini gösterir. Kış ise bir sonraki uyanışa kadar depolanma ve uyku vaktidir.
Her mevsim aynı döngüyü yinelese bile her yıl mevsimler farklı tonlar sunarlar. Bazı yıllar yaz çok sıcaktır bazı yıllar kış çok çetindir. Her 60 yılda bir büyük bir döngü tamamlanır ve enerji benzer haline gelir. İleriyi görebilmek için insan geçmişi hatırlamalı ve geçmişten ders almalıdır…
İçinde bulunduğumuz yıl, toprak domuzu olarak adlandırılıyor. Gök enerjisi yin toprak, Yer enerjisi yin su elementlerine sahip. Döngü kanununa göre toprak suyu fethettiği için bu, Gök ve Yer arasında uyumsuzluk demek.
Her element takvimde dualite doğalarında yani Yin Yang ile yer alır. Yin doğaları enerjinin başlangıcını daha yumuşak olduğu zamanı, Yang doğaları enerjinin kuvvetlendiği zamanı temsil eder. Bir sonraki elemente dönüştüğü zaman ise enerji tekrar yumuşamış ve etkisini kaybetmeye başlamıştır…
Bazi – Dört Sütun / Çin Astrolojisi
Elementleri ve zamanın etkilerini bilmek için geleneksel Çin kozmolojisi, Bazi – Dört Sütun olarak adlandırılan Çin astrolojisinden yararlanır.
Yaşama doğan her kişinin doğum anında aldığı enerji ile yıl, ay, gün ve saat etkilerinin oluşturduğu mevcut enerjisi hesaplanır. Yaşam periyodları her 10 yılın getirdiği enejinin o dönem için kişiye neler sunacağını tanımlar. Bu sayede kişinin yaşamı hakkında genel bir bilgiye sahip olması sağlanır.
Dört sütun her ne kadar bu bilgiyi sunsa da kişinin yapacağı seçimler karşılaşacağı olaylar karşısındaki tavırları, yaşamın nasıl devam edeceğini belirler. Yani, kişinin mizacı kaderini oluşturur. Kaderini iyilşetirmek isteyen insan ise mizacını iyileştirmelidir.
Sorunu tanımlayan kadim bilgi çözümü de tanımlar. Mizacın iyileştirilebilmesi için kişinin doğumu ile sahip olduğu elementler dengelenmelidir. Dengeleyen ve destek elementler bulunduktan sonra kişi ister kadim bilginin öğretisi ile bu elementleri bedenine almak için çalışma yapar, isterse mizacı üzerinde çalışarak elementleri dengeye getirmeye çalışır. Ateş dengeziliği aşırı mutluluk ya da mutsuzluk yaparken, su dengeziliği korku verir. Ağaç dengeziliği öfkeye sebep olurken, metal dengeziliği üzüntü verir. Toprak dengeziliği ise aşırı düşünme ve endişeye sebep olur.
Mutsuzluğu dengelemenin yolu memnuniyet sahibi olmaktır. Korkuyu dengelemenin yolu güvenmektir. Öfkeyi dengelemenin yolu merhamet ve hoşgörüdür. Üzüntüyü dengelemenin yolu anlayış ve paylaşımdır. Aşırı düşünmeyi dengelemenin yolu teslimiyettir.
Tümünün dengesi aynı şeyi söyler, yaşamda sevgi ve affedicilik dengenin temel direğidir.
Yaşam ancak dengeye ulaştığında bereketini ve güzelliğini sunabilir. Dengeyi sağlamanın yolu ise öğrenmek, anlamak, çalışmak ve değişmekten geçer. Yaşam herkese eşit oranda fırsat verir. Bunu bilmek ve çaba göstermek önemlidir.
Yaşam herkese eşit fırsat verir. Yaşamı iyileştirmek, fırsatı görmek ve gelişim için çaba göstermektedir…”
Yazan: Saba Melike Belkıs Doğar
Leave A Comment